[s. 143] Karaçay-Balkar Türkçesi [bundan sonra kısaca KBT],
Türk dilinin Kıpçak lehçesinin Karay, Kırım ve Kumuk şiveleriyle birlikte
Hazar-Karadeniz grubunda yer almaktadır [1]. Sovyet Türkologlarından A.N.
Samoyloviç’in Türk dili sınıflandırmasına göre KBT, Türk dilinin “z” kolunun “y”
bölümünün “taw, bol-, kalġan” grubuna girmektedir. Buna göre eski Türkçedeki
“taġ” [dağ] yerine KBT’de “taw”, “ol-” yerine “bol-”, “kalan” yerine “kalġan”
biçimleri kullanılır. KBT, kendisine has birtakım söz, ses ve gramer
özelliklerine haiz olmakla birlikte genel olarak tipik bir Kıpçak şivesidir.
KBT’nin diğer Kıpçak şivelerinden bazı farklı özellikler göstermesinin sebebi,
bu şivenin eski tarihlerde Bulgar ve Oğuz Türkçesiyle bağlantısı olmasından ve
komşu Kafkas kavimlerinin birtakım dil özelliklerinin tesirinde kalmasından
kaynaklanmaktadır [2]. Eski Türkçedeki “adak~azak” [ayak] yerine KBT’de “ayak”,
“ben” yerine “men” şeklinin kullanılması, söz başlarında “d” yerine “t” sesinin,
“g” yerine “k” sesinin kullanılması ve söz başlarındaki “y” sesinin “c” sesine
dönüşmesi de Kıpçak lehçesinin ortak ve tipik bir özelliğidir. Bundan başka,
KBT’nin kelime hazinesi de Kıpçak lehçesine ait sözlerden oluşmaktadır.
Karaçaylılar hakkında tarihî ilk bilgiler, 1404 yılında Kafkasya’da bulunan
Başpiskopos Johannes de Galonifontibus’un notlarında geçmektedir.
Galonifontibus, Karaçay Türklerinden “Kara Çerkes” şeklinde bahsetmekte ve “Kara
Çerkeslerin kendilerine has bir dilleri ve yazıları olduğunu” söylemektedir.
E.P. Alekseyeva’ya göre, XVII. Yüzyıl ortalarında Kafkasya’da bulunan Archangelo
Lamberti’nin de Karaçaylılar için hem “Kara Çerkes” ve hem de “Karaçioli”
[Karaçaylı] adlarını kullanması, Galonifontibus’un işaret ettiği “Kara
Çerkes”lerin Karaçaylılar olduğuna şüphe bırakmamaktadır. Karaçay bilim
adamları, Galonifontibus’un “Kara Çerkeslerin kendi yazıları vardır”
ifadesinden, Karaçaylıların XV. yüzyıla kadar eski Türk yazısını [runik]
bildikleri ve kullandıkları sonucunu çıkarmaktadırlar [3]. Karaçay-Balkar
topraklarındaki; Humara, Arhız, Sutul, Ahmat-Kaya, İnal, Gınakızı, Temirtüz,
Sarıtüz, Tokmak-Kaya, Ishavat, Ullu-Dorbunla, Kalej, Teşikle, Bitikle, Ak-Kaya
bölgeleri ile yine Kafkasya’da Koban ve Terek ırmakları arasında geniş bir
alanda eski Türk [runik] yazılı birçok yazıt bulunmuştur. [s.
144] Soslanbek Y. Bayçora bu yazıtlardan 74 tanesini çözmüş ve
bunların Bulgar Türklerine ait olduğunu delilleriyle ortaya koymuştur.
Karaçay-Balkar Türkologlar, Galonifontibus’un “Kara Çerkeslerin kendi
yazıları vardır” ifadesinden çıkardıkları “Karaçaylıların XV. Yüzyıla kadar eski
Türk [runik] yazısını bildikleri ve kullandıkları” sonucunu, Kafkasya
Bulgarlarından kalma eski Türk yazıtlarıyla kuvvetlendirmeye çalışmaktadırlar.
Fakat, bu yazıtların dil özellikleri henüz lâyıkıyla incelenmemiş ve bunların
hangi yıllara ait olduğu kesin olarak ortaya konulmamıştır. Ayrıca, bugünkü veya
bugünküne yakın bir Karaçay-Balkar Türkçesiyle yazılmış [sözgelimi XV. yüzyıldan
kalma] eski Türk [runik] yazılı bir taş veya bir belge yoktur. Bu yüzden,
Karaçay-Balkar Türkologların ileri sürdükleri bu görüşe karşın, Kafkasya’da
özellikle de Karaçay-Balkar Türklerinin yaşadığı bölgelerde bulunan bu eski Türk
yazıtları, XV. yüzyıla kadar Karaçay-Balkarların eski Türk [runik] yazısını
kullandıklarına delil sayılamaz.
Eldeki bilgi ve belgelerden, Karaçay-Balkarların ilk olarak Arap harflerine
dayalı bir alfabe kullandıkları anlaşılmaktadır. XVIII. yüzyılda İslam dinini
kabul eden Karaçay-Balkar Türkleri aynı zamanda Arap alfabesiyle de
tanışmışlardır [4]. Üzerinde birtakım töre kararlarının yazılı olduğu 1715
tarihli Holam Yazıtı, Karaçay-Balkar Türkçesine ait Arap alfabesiyle yazılmış en
eski yazıtlardan biri olarak sayılmaktadır.
Karaçay-Balkar Türklerinin yazılı edebiyatı çok geç dönemlerde başlamıştır.
Bu yüzden de Arap harflerine dayalı yazının kullanımı sınırlı olmuş ve pek
yaygınlaşmamıştır. Karaçaylı Küçük Bayramuk Efendi [1772-1862] ile Yusuf Haçir
Efendi ve Balkarlı Muhammmed’ül Varakî’nin Arap alfabesi ve Karaçay-Balkar
Türkçesiyle yazmış oldukları dinî manzumeler ilk edebi eserlerdendir. Fakat eser
sahipleri bu manzumelerini yayımlama imkanını bulamamışlardır. Bu manzumelerin
bir kısmı ancak uzun yıllar sonra Türkiye’de yayımlanabilmiştir. Yine,
Karaçay’da ve Nalçik şehrinde ilk ve orta medrese eğitimi aldıktan sonra
Dağıstan’da yüksek tahsil yapan Kart-curt köyü medresesi müderrisi Eldavur oğlu
Geriy Sılpagar Efendi’nin [1857-1906] fıkıh, kelam ve hadis üzerine ondan fazla
eser yazdığı bilinmektedir. Fakat bu eserler de yayımlanmamıştır. Geriy
Sılpagar’ın ailesiyle birlikte Osmanlı Türkiyesi’ne göç ederken yanında
getirdiği eserlerinin tamamı kaybolmuştur.
Bu dönemde sadece, [s. 145] Karaçay-Balkar yazılı
edebiyatının babası sayılan Kâzim Möçü’nün [1859-1945] Arap alfabesi ve
Karaçay-Balkar Türkçesiyle yazdığı şiirlerinin yayımlandığı bilinmektedir.
Müslümanlığın temeli sayılan 32 Farzın manzûm bir şekilde anlatıldığı
“İyman-İslam” [İman-İslam] adlı eseri 1909 yılında Dağıstan’ın Temirhan-Şura
[bugünkü Buynakskiy] şehrinde Arap harfleriyle ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle
yayımlanmış ilk kitap sayılan Lokman Asanî el-Balkarî’nin “Kitâbü
Mürşidi'n-Nisâ” [Kadının Rehber Kitabı] adlı eserinin son kısmında
yayımlanmıştır. Bunun dışında, Kâzim Möçü’nün “Soltan-Hamit el-Çegemî” [Çegemli
Soltan-Hamit] adlı ikinci kitabı da 1918 yılında Arap yazısıyla ve
Karaçay-Balkar Türkçesiyle Baksan-Kala’da yayımlanmıştır [6].
Teberdi köyünde imamlık ve medrese hocalığı yapan İsmail Akbay’ın
[1877-1938], 1916 yılında Tiflis’te yayımladığı “Ana Tili” [Ana Dili] adlı
kitabı da KBT ve Arap harfleriyle basılmış ilk matbu eserler arasındadır. İsmail
Akbay’ın [Çokuna Efendi] “Ana Tili” adlı kitabında kendi yazdığı şiirler ve İ.A.
Krılov’dan KBT’ye çevirdiği hikâyeler yer almaktadır [6].
1880’li yıllarda Safar-Aliy ve Navruz Orusbiy kardeşler KBT için
bir Arap alfabesi düzenlemiş ve hatta KBT’nin kısa gramerini hazırlamışlardır.
Fakat o dönemin imkansızlıklarından dolayı bu eser yayımlanamamıştır [7].
KBT için Arap alfabesi üzerine ilk ciddi ve ilmî çalışmaları
yapanlar Karaçaylı İsmail Akbay ve Balkarlı İsmail Abay’dır. 1920 yılında İ.
Akbay ve İ. Abay’ın birlikte hazırladıkları Arap harfli KBT alfabesinde 31 harf
bulunmaktadır [8].
1923 yılında İ. Akbay’ın yeniden düzenleyerek hazırladığı Arap
harfli KBT alfabesinde ise 33 harf bulunmaktadır [9].
Fakat, Arap yazısı ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle bu eserlerin
yayımlandığı yıllarda, Karaçay-Balkar Türklerinin gerçek anlamda bir yazılı
edebiyata sahip olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Çünkü bu dönemde medrese
tahsili görmüş birkaç kişi dışında, halkın tamamına yakını, yazılı edebiyat bir
tarafa, okuma-yazma dahi bilmiyordu.
Arap yazısına dayalı, Karaçay-Balkar Türklerinin yazılı edebiyatı
ancak 1920’li yılların ortalarında başlamıştır. 1922 yılında Battal-Paşa
[bugünkü Çerkessk] şehrinde Rusça yayımlanmaya başlayan “Gorskaya Bednota”
[Yoksul Dağlılar] gazetesinin bir sayfası Karaçay Türklerine ayrılmış ve bu
sayfada Arap yazısı ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle şiirler, makaleler ve haberler
yayımlanmaya başlanmıştır. Bunu müteakip 19 Ekim 1924 yılında tamamı KBT ve Arap
yazısıyla “Tawlu Caşaw” [Dağlı Hayat] adlı ilk Karaçay gazetesinin yayım
hayatına başlaması, aynı zamanda, gerçek anlamda Karaçay-Balkar yazılı
edebiyatının başlangıcıdır. 1928 yılında “Tawlu Carlıla” [Dağlı Fakirler] adını
alacak olan bu gazete, Karaçay-Balkar yazılı edebiyatının teşekkülü ve
gelişiminde en büyük rolü oynamıştır.
Aynı [s. 146] dönemde, 1924 yılında Arap yazısı
ve Karaçay-Balkar Türkçesiyle Moskova’da basılan Karaçaylı şair İssa Karaköt’ün
[1900-1924] “Caññı Şigirle” [Yeni Şiirler] adlı kitabı, modern Karaçay-Balkar
şiirinin ilk eseri sayılmaktadır.
1926 yılında “Tawlu Caşav” gazetesi ve diğer bütün matbuatın
Latin alfabesine geçmesiyle Karaçay-Malkar yazılı edebiyatının gelişimi daha da
hızlanmıştır [10].
KBT için ilk latin alfabesi çalışmalarını yapan Karaçaylı ressam
ve şair İslam Kırımşavhal’dır [1864-1910]. İ. Kırımşavhal 1908-1910 yıllarında
KBT için bir Latin alfabesi hazırlamıştır. Fakat bu alfabenin uygulama alanı
olmamıştır. Çünkü, 1900’lü yılların başlarında Rusya ve Kafkasya ülkelerinde
Latin alfabesiyle faaliyet gösteren bir matbaa yoktu. Bu yüzden 1900’lü yılların
başlarında KBT ve Latin harfleriyle basılmış herhangi bir kitap yoktur
[11].
KBT için Latin alfabesi üzerinde asıl ciddi ve ilmî çalışmaları
1920’li yıllarda Umar C. Aliy ve Magomet Eney yapmışlardır. Karaçaylıların
“Sultan Galiyev”i sayılan ve bilahare V. Lenin’le de yakın temas halinde olan
Umar C. Aliy’in [1895-1938] 1924 yılında yayımlanan “Caññı Karaçay-Malkar
Elible” [Yeni Karaçay-Malkar Elifleri~Harfleri] ve Magomet Eney’in aynı yıl
yayımlanan “Malkar Alifbi” [Balkar Elifbesi~Alfabesi] adlı kitapları KBT ve
Latin yazısıyla yayımlanmış ilk matbu eserlerdir [12]. Bilahare; İsmail Akbay’ın
genişleterek tekrar yayımladığı “Ana Tili” [Ana Dili, Batalpaşinsk-1924] ve
“Orus Tilden Karaçay Tilge Tılmaç Kitabı” [Rusça-Karaçayca Sözlük,
Batalpaşinsk-1926], Ashat Bici’nin [1900-1957] “Bilim” [1926], Azret Örten’in
[1908-1937] “Caññı Cırla” [Yeni Şarkılar-1927] ve [s. 147]
Umar C. Aliy’in hazırladığı Latin alfabesi üzerinde birkaç
değişik yapılarak son şekli verilmiş olan resmi KBT latin alfabesi aşağıda
transkripsiyon ile gösterilmiştir.
“Erkinlikni Ciltinleri” [Hürriyetin Kıvılcımları-1929], Umar C.
Aliy’in “Birlikde Tirlik” [Birlikte Dirlik-1929], Umar Bayramkul’un “Karaçay
Tilni Grammatikası” [Karaçay Dilinin Grameri-1930] ve Hasan Appa’nın [1904-1939]
“Kara Kübür” [Kara Sandık, Mikoyan Şahar-1935] adlı eserleri KBT latin
alfabesiyle basılmış ilk matbu eserlerdir.
Bu eserlerin KBT yazı dilinin teşekkülünde ve yazılı edebiyatın
gelişmesinde büyük katkısı vardır. KBT latin alfabesiyle matbuat 1937-1938
yıllarına kadar devam etmiştir. Balkar Türkleri 1937 yılında, Karaçay Türkleri
de 1938 yılında Rus [Kiril] alfabesi esaslı KBT alfabesini kabul etmişler ve
dolayısıyla da bütün matbuat bu alfabeye geçmiştir.
Aslında Rus [Kiril] alfabesi 1938 yılından önce hatta 1917
Bolşevik ihtilalinden çok daha önce Karaçay-Balkar Türkleri tarafından
bilinmekteydi. 1827 yılında Balkarların ve 1828 yılında da Karaçaylıların, Rus
Çarlığı hakimiyetine girmesinden sonra Ruslar hemen kültür asimilasyonu
çalışmalarına başlamışlar, [s. 149] Karaçay ve Balkar
köylerinde son hızla Rus okullarını açmışlardır. 1917 Bolşevik ihtilalinden önce
Karaçay’ın 16 köyünde de Rus okulları açılmış ve öğretime başlamış durumdaydı
Karaçay’daki ilk Rus okulu 1878 yılında Uçkulan köyünde açılmıştır. Bu okulun ve
dolayısıyla da bütün Karaçay’ın ilk Rus öğretmeni olan Mois Aleynikov’un
Karaçaylılardan birçok tarihi ve folklor malzeme toplayarak yazdığı makaleleri
vardır. Kartcurt köyündeki Rus okulunun öğretmeni Nikolay Kiriçenko ise köyün
ileri gelenlerinden olan Abdulkerim Hubiy’in yardımıyla 1897 yılında ilk
“Rus-Karaçay Sözlüğü”nü hazırlamıştır. Ancak bu sözlük imkansızlıktan dolayı
basılamamıştır. Fakat bu eser orijinal haliyle halen muhafaza edilmektedir.
Karaçaylı aydın kimseler, Karaçay’daki Rus okullarında Rusça eğitimin yanında
bir de ana dilde de eğitim yapılması gerektiğini kavramışlar ve bu yönde
birtakım çalışmalar yapmaya başlamışlardı. İlk olarak, Abdulkerim Hubiy’in oğlu
İmmolat Hubiy, KBT için bir Rus [Kiril] alfabesi hazırlamıştır. Fakat,
Karaçay’daki Rusça eğitim veren okullarda ana dilde eğitime izin verilmeyince bu
alfabenin bir kullanım alanı olmamış, dolayısıyla da bu dönemde Rus [Kiril]
harflerine dayalı bir alfabeyle Karaçay-Malkar Türkçesinde herhangi bir yazılı
eser ortaya konulamamıştır [14].
1938 yılında Rus [Kiril] alfabesi esaslı KBT alfabesine
geçilmiştir. Fakat çeşitli tarihlerde bu alfabe üzerinde birtakım harf
değişiklikleri yapılmıştır. 1961 yılında Umar B. Aliy, A.Ü. Bozi, A.H. Sotta, M.
Akbay, H.V. Bayramkul ve H.İ. Süyünç tarafından oluşturulan bir komisyon
aşağıdaki şekilde Rus harflerine dayalı 40 harften müteşekkil bir KBT alfabesi
hazırlamışlardır [15].
1965 yılında ve daha sonraki tarihlerde yukarıdaki alfabe üzerinde
yine birtakım harf değişiklikleri yapılmış ve son olarak aşağıda gösterilen Rus
[Kiril] esaslı KBT alfabesinde karar kılınmıştır.
Rus [Kiril] alfabesi esaslı KBT alfabesine 1937-38 yıllarında
geçilmiştir. Halen de bu alfabe kullanılmaktadır.
[s. 150] Ses ve Alfabe
Bilgisi
Rus [Kiril] esaslı KBT alfabesinde bir sertleştirme [ъ] bir de
inceltme [ь] işareti olmak üzere toplam 38 harf vardır. Karaçay-Balkar
Türkçesinde sekiz tane ünlü [ a, e, ı, i, o, ö, u, ü ] ve yirmi yedi tane ünsüz
[ b, c, ç, d, j, f, g, ġ, h¹, h², h³, k, q, m, n, ñ, p, r, s, ş, t, ts, w, v, y,
z, ż ] olmak üzere toplam 35 tane ses vardır.
Ünlü Sesler
1. KBT’deki a sesi, arka damakta geniş-düz ve açık telaffuz
edilir. Türkiye Türkçesindeki [bundan sonra kısaca TT] a sesiyle aynıdır.
KBT’deki a sesinin Karaçay-Balkar Türkçesi Kiril Alfabesi’ndeki [bundan sonra
kısaca KBTKA] karşılığı a harfidir. Sözgelimi: aламат~alamat [muhteşem], vs.
Bunun dışında KBT’de ā [uzun a] sesi de yoktur. Hatta yabancı dillerden girmiş
bazı sözlerdeki ā sesi, KBT’de a sesine dönüşmektedir. Sözgelimi: alam<âlem,
alim<âlim, vs.
2. KBT’deki e sesi, ön damakta, geniş-düz ve açık olarak telaffuz
edilir. TT’deki e sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı e ve э harfleridir. Rus
yazı dilinde söz başındaki e harfi ye şeklinde, э harfi ise e şeklinde telaffuz
edilir. KBTKA’da ise her iki harf de e şeklinde telaffuz edilir. Karışıklığa
meydan vermemek için söz başında daima э harfi kullanılır. Bunun dışındaki söz
içerisinde daima e harfi kullanılır fakat yine e sesiyle telaffuz edilir. Zaten
KBT’de söz başında ye veya y sesi de yoktur. Sözgelimi: эмеген~emegen [dev,
yaratık], эгиз~egiz [ikiz], vs. Bunun dışında KBT’de è [açık e] ve é [kapalı
e]sesleri de yoktur.
3. KBT’deki ı sesi, arka damakta, dar-düz ve orta açıklıkta
telaffuz edilir. TT’deki ı sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı ы harfidir.
Sözgelimi: ындыр~ındır [harman].
4. KBT’deki i sesi, arka damakta, dar-düz ve orta açıklıkta
telaffuz edilir. TT’deki i sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı и harfidir.
Sözgelimi: илкич~ilkiç [sırık].
5. KBT’deki o sesi, arka damakta, yuvarlak ve orta açıklıkta
telaffuz edilir. TT’deki o sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı o harfidir.
Sözgelimi: oноў~onow [fikir, karar].
6. KBT’deki ö sesi, ön damakta, yuvarlak ve orta açıklıkta
telaffuz edilir. TT’deki ö sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı ë harfidir.
Sözgelimi: ётгюр~ötgür [cesur, gururlu].
7. KBT’deki u sesi, arka damakta, dar-yuvarlak ve orta açıklıkta
telaffuz edilir. TT’deki u sesiyle aynıdır. KBTKA’daki karşılığı у harfidir.
Sözgelimi: Sözgelimi: уллу~ullu [büyük, yüce].
[s. 151] 8. KBT’deki ü sesi, ön damakta,
dar-yuvarlak ve orta açıklıkta telaffuz edilir. TT’deki ü sesiyle aynıdır.
KBTKA’daki karşılığı ю harfidir. Sözgelimi: Sözgelimi: юлюш~ülüş [pay].
Ünsüz Sesler
1. Çift dudak ünsüzleri [ b, m, p, w ]: KBT’deki b, m, p çift
dudak ünsüzlerinin telaffuzu, TT’deki b, m, p sesleriyle aynıdır. KBTKA’daki
karşılıkları б, м, п harfleridir. Sözgelimi: бабуш~babuş [ördek], маммат~mammat
[imece], палапан~palapan [pehlivan, dev].
Karaçay-Bashan-Çegem-Holam-Bızıngı ağızlarındaki b ve p sesleri
Çerek ağzında sızıcı f sesine dönüşür. Sözgelimi: köb>köf [çok],
tulpar>tulfar [yiğit], vs. Fakat, b~p>f ses değişimi kesin bir kural
değildir.
KBT’de bir de w sesi vardır. KBTKA’daki karşılığı ў harfidir.
Sözgelimi: таў~taw [dağ], vs. Eski Türkçe’deki ġ sesiyle biten sözler KBT’de w
sesine dönüşmüştür. Sözgelimi: taġ>taw [dağ], yaġ>caw [yağ], saġ>saw
[sağ], vs. Bugünkü resmi KBTKA’da ў [w] harfi olmasına rağmen, günümüz KBT
matbuatında w sesi у [u] harfiyle gösterilmekte ise de, KBT’deki w sesi, u veya
û [uzun u] sesi değildir. 1938-60 yılları arasındaki matbuatta bu w sesi ў [w]
harfiyle gösterilirken daha sonraları у [u] harfiyle gösterilir olmuştur. Fakat
bu durum teknik sebeplerden kaynaklanmaktadır.
2. Diş-dudak ünsüzleri [ v, f ]: KBT’deki v, f diş-dudak
ünsüzlerinin telaffuzu, TT’deki v, f sesleriyle aynıdır. KBTKA’daki karşılıkları
в ve ф harfleridir. Sözgelimi: врач~vraç [doktor], фитна~fitna [fitne], vs.
Fakat bu seslerin her ikisi de asli olarak KBT’de yoktur. KBT’deki v sesinin
olduğu sözler genellikle Rusça kaynaklıdır. Hata içerisinde v sesinin olduğu
bazı Rusça kaynaklı sözler, KBT’nin ses yapısına uyum sağlayarak w sesine
dönüşmüştür. Sözgelimi: samawar<>
KBT’de asli olarak f sesi olmamakla birlikte; Rusça, Arapça,
Farsça vs. yabancı dillerden girmiş bazı sözlerdeki f sesi, hem konuşma dilinde,
hem de yazı dilinde kullanılmaktadır. Sözgelimi: fayton [fayton], fikir [fikir],
vs. Fakat, genellikle Arapça ve Farsça kaynaklı sözlerdeki f sesi,
Karaçay-Bashan-Çegem-Holam-Bızıngı ağızlarında p sesine dönüşür. Sözgelimi:
fayton>payton, fikir>pikir, vs. Öte yandan, yabancı dillerden girmiş bazı
sözlerdeki f sesi Çerek ağzında aynen korunur.
Ayrıca, Karaçay-Bashan-Çegem-Holam-Bızıngı ağızlarındaki b ve p
sesleri Çerek ağzında f sesine dönüşür [bkz. Çift dudak ünsüzleri]. Fakat,
b-p>f dönüşümü konuşma dilinde [Çerek ağzında] kullanılmakla birlikte KBT
yazı dilinde kullanılmaz.
3. Diş ünsüzleri [ d, n, s, ts, t, z, ż ]: KBT’deki d, n, s, t, z
diş ünsüzlerinin telaffuzu, TT’deki d, n, s, t, z sesleriyle aynıdır. KBTKA’daki
karşılıkları д, н, с, т, з harfleridir. Sözgelimi: дыдай~dıday [korku ünlemi],
ненча~nença [ne kadar, kaç], сескек~seskek [telaş, şüphe], тот~tot [pas],
заран~zaran [zarar], vs. KBT’de ayrıca, TT’de olmayan, sızıcı ts ve ż [dz]
sesleri de vardır. Fakat [s. 152] bu sesler KBT’nin yalnız
Çerek ağzında görülür. Karaçay-Bashan-Çegem-Holam-Bızıngı ağızlarındaki ç ve c~j
sesleri, Çerek ağzında ts ve ż [dz] seslerine dönüşür. Sözgelimi:
çıpçık>tsıftsık [serçe], çeten>tsetsen [sepet], can>żan [can],
col>żol [yol], vs. Fakat, bu sesleri sanıldığı gibi Çerek bölgesinde yaşayan
Balkarların hepsi değil, belli bir kısmı telaffuz etmektedir. Çerek ağzındaki ts
sesinin KBTKA’daki karşılığı ц harfidir. Fakat, KBT yazı dilinde ç>ts
dönüşümü yoktur. Yani; tsıftsık, tsetsen, vs. sözler çıpçık, çeten şeklinde
yazılır. Öte yandan KBT yazı dilinde içerisinde ц harfinin bulunduğu bütün
sözler Rusça kaynaklıdır. Ayrıca, Çerek ağzındaki ż [dz] sesinin KBTKA’da bir
karşılığı yoktur ve KBT yazı dilinde bu ses kullanılmaz.
4. Diş-damak ünsüzleri [ c, ç, j, ş ]: KBT’deki c, ç, j, ş
diş-dudak ünsüzlerinin telaffuzu, TT’deki c, ç, j, ş sesleriyle aynıdır.
KBTKA’daki karşılıkları дж, ч, ж, ш harfleridir. Sözgelimi: джюджек~cücek
[civciv], чычхан~çıçh’an [sıçan, fare], aдеж~adej [gem], шашхын~şaşh’ın [çılgın,
deli], vs. Karaçay-Bashan-Çegem ağızlarındaki söz başındaki c sesi, Çerek
ağzında ż [dz] sesine dönüşürken [bkz. Diş ünsüzleri], Holam-Bızıngı ağızlarında
ve Çegem bölgesinin bir kısmında j sesine dönüşmektedir. Sözgelimi:
carık>jarık [ışık, aydınlık], culduz>julduz [yıldız], vs. Ayrıca günümüzde
Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyetindeki KBT yazı dilinde ve bütün matbuatta дж
[c] harfi yerine ж [j] harfi kullanılmaktadır. Bunun dışında, KBT’de yabancı
dillerden girmiş sözlerdeki j sesi hem konuşma dilinde, hem de yazı dilinde
kullanılmaktadır. Sözgelimi: jurnal [dergi], adej [gem], şibji [yeşil biber],
kımıja [çıplak], ajım [şüphe], vs.
5. Ön damak ünsüzleri [ g, h¹, k, l, r, y ]: KBT’deki g, k, l, r,
y ön damak ünsüzlerinin telaffuzu, TT’deki g, k, l, r, y sesleriyle aynıdır.
KBTKA’daki karşılıkları г, к, л, р, й harfleridir. Sözgelimi: гебдеш~gebdeş
[yemlik], кекел~kekel [perçem], лобан~loban [köstebek], aйбат~aybat
[gösterişli], vs.
KBT’de bir de ön damak h¹ ünsüzü vardır. Bu ses aynı k sesi gibi
ön damakta teşekkül eden bir sestir. Sözgelimi: h¹ora [doru], nartüh¹ vs. [16].
Ayrıca Rusça’dan girmiş bazı sözler de aynı şekilde ön damak h¹ ünsüzüyle
telaffuz edilir. Sözgelimi: h¹imya [kimya], arh¹iv [arşiv], vs. KBT yazı dilinde
h¹ ünsüzü için ayrıca bir harf belirtilmez. Bu sesin ve KBT’deki diğer h² ve h³
seslerinin KBTKA’daki karşılığı х harfidir.
Çerek ağzında bazı sözlerde g>h¹ ses değişimi söz konusudur. Sözgelimi:
ketgen edi>keth¹en edi [gitmişti]. Fakat bu g>h¹ değişimi kesin bir kural
değildir.
Yine, Karaçay-Bashan-Çegem-Holam-Bızıngı ağızlarında ince ünlü seslerden önce
veya sonra daima ön damak k ünsüzü geldiği halde, Çerek ağzında kimi zaman arka
damak q ünsüzü gelmektedir. Sözgelimi: köz>qöz [göz], küzgü>qüzgü [ayna],
vs. Fakat bu k>q ses değişimi de kesin bir kural değildir.
[s. 153] 6. Arka damak ünsüzleri [ ġ, h², q, ñ ]: KBT’deki
ġ, h², ñ arka damak ünsüzlerinin tümü Anadolu’da konuşulan TT’de olduğu halde,
TT’nin yazı dilinde [İstanbul Türkçesinde] bu sesler kullanılmamaktadır.
KBT’deki q sesi, TT’de kalın ünlü sesten önce veya sonra kelen arka damak k
sesidir. KBT’deki arka damak ünsüzlerinin KBTKA’daki karşılıkları гъ, х, къ, нг
harfleridir. Sözgelimi: aлгъыш~alġış [dua, dilek], хоншу~h’onşu [komşu],
къалакъ~qalaq [tahta parçası], кенг~keñ [geniş].
KBT’deki ġ sesi, arka damakta teşekkül eden, eski Türkçedeki ġ sesidir. Bu
ses TT’de ğ sesine dönüşmüştür. KBT’deki h² sesi arka damakta, eski Türkçe’deki
q sesinin sızıcılaşmasıyla teşekkül eden bir sestir ve KBT’deki asıl h sesi
budur. Sözgelimi: qoçh²ar [koç], h²urcun [cep], h²ıynı [büyü], vs.
KBT’de kalın ünlü seslerden önce veya sonra daima arka damak q ünsüzü gelir.
Sözgelimi: qonaq [konuk], ayaq, [ayak], vs. Fakat, bu kurala uymayan sözler de
vardır. Bunlar yabancı dillerden girmiş sözlerdir. Sözgelimi: qırdık [çimen],
qak [lapa], vs.
KBT’deki ñ sesi, bütün Türk lehçelerinde olduğu gibi, arka damakta teşekkül
eden, yumuşak ve tonlu bir ünsüzdür ve ancak söz ortasında ve söz sonunda
kullanılır. Sözgelimi: tañ [tan], keñ [geniş], kañña [tahta], keññeş [istişare,
meclis], caññız [yalnız], toññuz [domuz], vs.
Sonu n ve ñ sesleriyle biten sözlerin sonuna yönelme hal -ġa, -ge ekleri
geldiğinde, hem söz sonundaki n sesi ñ sesine, hem de yönelme hal eklerinin
başındaki ġ ve g sesleri ñ sesine dönüşür. Sözgelimi: men-ge>meññe~mañña
[bana], sen-ge>seññe~sañña [sana], çeten-ge>çeteññe [sepete],
katın-ġa>katıñña [kadına], vs.
Aynı şekilde -ġan, -gen sıfatfiil ekleri de -ñan, -ñen şeklinde değişir.
Sözgelimi: min-gen>miññen [binen], vs.
KBT’de söz sonundaki ñ sesinin yazı dilindeki kullanımında bir problem
olmamakla birlikte, söz ortasındaki ñ sesinin daha doğrusu ññ şeklindeki ünsüz
ikizleşmesinin yazımında bazı problemler vardır. Sözgelimi KBT latin matbuatında
toññuz [domuz] şeklinde yazılırken, kiril matbuatında önceleri tonñuz [тоннгуз]
şeklinde, daha sonra ve günümüzde ise toñuz [тонгуз] şeklinde yazılmaktadır.
Aynı şekilde: caññız [yalnız]> canñız [джаннгыз]> cañız [джангыз], vs.
Halbuki bu son тонгуз [toñuz] ve джангыз [cañız] sözlerinin telaffuzu veya
okunuşu toññuz ve caññız şeklindedir. Yani, ikinci tekil şahıs iyelik eki ñ sesi
hariç, söz ortasında geçen bütün ñ seslerinin olduğu yerde ünsüz ikizleşmesi
vardır ve vurgulu [şeddeli] telaffuz edilir. Aslında bu gibi sözlerin KBT kiril
matbuatındaki doğru yazılışı, KBT latin matbuatındaki gibi olmalıdır. Sözgelimi:
тонгнгуз [toññuz], джангнгыз [caññız], vs. Veyahut da, KBT kiril yazı dilinde н
[n] ve г [g] şeklinde iki ayrı harfin yan yana getirilmesiyle [нг~ng] telaffuz
edilen ñ sesini doğrudan karşılayan, latin alfabesindeki ñ harfi gibi, tek bir
harf getirilmeli ve söz ortasındaki ññ ikizleşmesi aynı şekilde ññ şeklinde
yazılmalıdır. Öte yandan, ikinci tekil şahıs iyelik ñ ekinden sonra, yönelme hal
-ġa,-ge ekleri ile ilgi hali -nı,-ni,-nu,-nü ekleri geldiği [s.
154] zaman durum farklıdır. Bu durumda yönelme hali -ġa,-ge eklerinin
başındaki ġ ve g sesleri ile ilgi hali -nı,-ni,-nu,-nü eklerinin başındaki n
sesi doğrudan düşer. Yani burada ġ, g, n>ñ ses değişmesi ve söz ortasında ññ
ünsüz ikizleşmesi olmaz. Sözgelimi: ata-ñ> ata-ñ-ġa>ata-ñ-a [baba-n-a],
ata-ñ> ata-ñ-nı>ata-ñ-ı [baba-n-ın], vs. Burada söz ortasındaki ñ sesi
vurgulu [şeddeli] olarak telaffuz edilmez ve KBT kiril matbuatında da doğru
olarak: атанга~ataña, атангы~atañı şeklinde yazılır.
7. Gırtlak ünsüzü [ h³ ]: KBT’deki h³ gırtlak ünsüzünün telaffuzu, TT’deki
gırtlak h sesiyle aynıdır. KBT’de h sesinin bulunduğu sözler yabancı
kaynaklıdır. KBT yazı dilinde h ünsüzü için ayrıca bir harf belirtilmez. Bu
sesin [ve diğer h¹ ve h² seslerinin] KBTKA’daki karşılığı х harfidir. Sözgelimi:
aйхай~ayhay [elbette, tabii ki], хар~har [dantel], хайда~hayda [haydi], vs.
8. Щ [şç] ve Я [ ya, â ] sesleri: KBT’de hiçbir şekilde щ [şç] ve я [ya]
sesleri yoktur. KBT’de bu seslerin olduğu sözlerin hepsi Rusça’dır. Öte yandan я
harfi, KBT’de asli olarak â [ince a] sesi olmamakla birlikte, Arapça ve
Farsça’dan girmiş bazı sözlerdeki â sesinin karşılığı olarak yazı dilinde
kullanılmaktadır. Sözgelimi: кяамар~kâmar [kemer], Кязим~Kâzim, гяўур~gâwur, vs.
Bunun dışında, KBT yazı dilinde, bir sözde ya hecesi varsa veya bir sözde y ve a
sesleri yan yana geliyorsa bu daima я [ya] harfiyle yazılır. Sözgelimi:
къоян~qoyan [tavşan], дуния~duniya [dünya], vs.
Dipnotlar
[1] Öner, Mustafa., Bugünkü Kıpçak Türkçesi, TDK Yayınları, Ankara, 1998, s.
XXIII.
[2] Baskakov A.N., Appaev A.M., Ahmatov İ.H., Bayramkulov A.M., Boziyev A.Ü.,
Goçiyaeva S.A., Jaboyev M.T., Musukayev B.H., Sottayev A.H., Habiçev M.A.,
Karaçay-Malkar Tilni Grammatikası, Nalçik, 1966, s. 8-9.
[3] Hubiylanı M.A., Süyünçlanı A.A., Laypanlanı, K.T., Karaçay Literatura,
Çerkessk, 1988, s. 9-10; Bayçorov, S.Y., Drevnie-Türkskie Pamyatniki Evropı,
Stavropol, 1989, s. 9, 31-33; Hapayeva, S.M., İz İstorii Sozdaniya
Karaçayevo-Balkarskoy Pismennosti, Problemı İstoriçeskoy Leksiki
Karaçayevo-Balkarskogo i Nogayskogo Yazıkov, Çerkessk, 1993, s. 137.
[4] Hubiylanı vd., a.g.e., s. 10.
[5] Töppeyev, A.M., Meçilanı Kâzim-Çıgarmalarını Ekitomlugu-I, Nalçik, 1989,
s. 11-129; Balkan, Vedat., Kâzim Meçi’nin Doğumunun 140. Yılı Anısına, Birleşik
Kafkasya Dergisi, Sayı: 20, Eskişehir, 1999, s. 35.
[6] Hubiylanı vd., a.g.e., s. 50.
[7] Hapayeva, a.g.e., s. 140.
[8] Hapayeva, a.g.e., s. 138, 143.
[9] Hapayeva, a.g.e., s. 143.
[10] Bilimgotlanı Münir-Laypanlanı Raşid., Leninni Bayragı-Tuvganı Emda Ösüv
Colu, Zamannı Avazı, Çerkessk, 1975, s. 162, 165-166.
[11] Hubiylanı vd., a.g.e., s. 11.
[12] Baskakov vd., a.g.e., s. 40; Hubiylanı vd., a.g.e., s. 11; Hapayeva,
a.g.e., s. 145-146.
[13] Aliyev, Umar., Karaçay, Çerkessk, 1991, s. 265.
[14] Hubiylanı vd., a.g.e., s. 10-11.
[15] Hapayeva, a.g.e., s. 148.
[16] Habiçev M.A., Kratkiy Grammatiçeskiy Oçerk Karaçayevo-Balkarskogo Yazıka
[Tenişev, E.R., Goçiyaeva S.A., Süyünçev H.İ., Karaçay-Malkar-Orus Sözlük,
Moskova, 1989], s. 89:808-809.
___________________________________________________________________
Adilhan Adiloğlu, Karaçay-Balkar Türkçesi Alfabesi ve Ses
Bilgisi, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, Sayı: 13, Ankara, 2002, s.
143-154. ___________________________________________________________________
Yazarla İrtibat :
adilhanadiloglu@hotmail.com
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan
korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
___________________________________________________________________
|